Oyun, çocuğun hayatındaki en önemli uğraşıdır. Çocuğun eğitiminde ve kişiliğinin gelişiminde önemli bir yeri vardır. Çocuk yaşam içinde gerekli olan davranış, bilgi ve becerileri oyun oynarken farkında olmadan öğrenir. Konuşmayı, yardımlaşmayı, insanlarla iletişim kurmayı, çeşitli alışkanlık ve deneyimleri oyun içinde kazanır. Çocuk, oynadıkça duyguları keskinleşir, yetenekleri gelişir, becerisi artar. Çünkü oyun, çocuğun en doğal öğrenme
Otizmli bir çocuğa sahip olan fotoğrafçı baba, çocuğu ile arasında hissedilen engelleri, çocuğuna ulaşmak isteyip de ulaşamadığı zamanları fotoğraflarda somutlamaya başlıyor. Okuyacağınız makalede çocuğunun ve kendisinin düşünceleri yer alıyor. ‘’Çocuğum boş olduğu zamanlarda kendini bir kafeste gibi hissediyor ve insanlarla iletişim kurmak için o telleri aşamıyor.’’ Size de bir yerden tanıdık geliyor mu bu söz?
Topluma sağlıklı, bilinçli, kendi kararlarını alabilen ve problemler karşısında başarılı bir çözüme ulaşan bireyler yetiştirmenin temel başlangıç noktası ailedir. Aile tutumları; Aşırı Hoşgörülü Aşırı Koruyucu Aşırı Otoriter Mükemmeliyetçi Ebeveynler Aşırı İlgisiz Tutarsız Ana-Baba Kabul Edici ve Güven Verici Demokratik Aile Tutumları olarak sınıflandırılmaktadır. Toplumumuzda en yaygın olarak karşılaştığımız aile tutumları arasında aşırı koruyucu ve tutarsız
Günümüzde çocuklar, çağımızın hastalığı olarak da nitelendirilen, bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi teknolojik araçlarla çok erken yaşlarda tanışmakta ve zamanlarının önemli bir bölümünü bu araçlarla geçirmektedirler. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2013 verilerine göre 6 – 15 yaş grubu çocukların bilgisayar kullanmaya başlama yaşı ortalama 8 iken, internet kullanmaya başlama yaşı 9, cep telefonu kullanmaya başlama
Otizm, insanların toplumla iletişim kurmasını ve sosyalleşmelerini zorlaştıran oldukça karmaşık ve anlaşılmayan bir spektrum bozukluğudur, ancak bazen bu bozukluğa sahip olan kişilerin bazı yönleri zayıflarken bazı yönlerini ve yeteneklerini ise güçlü hale getirebilirler. New York’ta 11 yaşında otizmli bir oğlu olan profesör, oğlunu yakın zamanda sınıfına davet etti ve onun tüm gezegenin tam haritasını tahtaya
Titanik yolcu gemisinin Lego’dan yapılmış en büyük modeli, İzlandalı 10 yaşındaki otizmli bir çocuk tarafından toplam 700 saatte – 11 ay – tamamlandı. Bugün 15 yaşında olan Brynjar Karl Bigisson’ın 56,000 Lego parçasından yaptığı bu çalışma Amerika’daki Titanik Müzesi’nde sergilenecek. Brynjar, 8 metre uzunluğunda ve yaklaşık 2 metre yüksekliğindeki Titanik modelini şöyle anlatıyor: “Bazen kitapçıktaki
Her anne gibi ben de küçük kızım Naomi tam zamanlı olarak okula başladığında korkuyordum. Ona okul üniformasını giydirirken bile kafamda hep aynı soru vardı: Devlet okulu onun için doğru yer miydi? Henüz kendi kendine giyinmeyi öğrenmemiş ve tuvalet eğitimi almamış bir şekilde okula gitti. Kızım otizmli ve selektif mutizm (seçici konuşmamazlık) hastalığı yaşıyor. Yuvada, bir
Ben bir bilim insanı değilim ancak bir anneyim ve pek akıllı olmasam da, otizmin ne olduğunu iyi biliyorum. Obsesif olmayı ve okulda yardıma ihtiyaç duyan bir insanın halini iyi biliyorum çünkü buna her gün tanık oluyorum. Geçen hafta internette gezinirken sünnet edilme ve otizm arasında bağ olduğuna ilişkin bir iddiaya denk geldim. Kendimi tutamayıp buna
En erken okul deneyimlerinde şaşkına dönen, hayal kırıklığına uğrayan ve hatta tamamen yıkılan küçük çocuklarla ilgili hikayeler duyduğumda, keşke herkes çocuk gelişiminden anlasaydı diyorum. Acaba herkes çocuk gelişiminden anlasaydı, çocukların hayatı nasıl olurdu? Eğitimde nasıl değişiklikler meydana gelirdi? Yaşamlarının bu benzersiz dönemi, çevrelerindeki yetişkinler tarafından tam olarak anlaşılsaydı, çocukların yaşamları ne kadar sağlıklı olurdu? Öğretmenlerin
- 1
- 2