Zihinsel yetersizliği olan birey, zihinsel işlevler bakımından ortalamanın iki standart sapma altına farklılık gösteren, buna bağlı olarak kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde eksiklikleri ya da sınırlılıkları olan, bu özellikleri 18 yaşından önceki gelişim döneminde ortaya çıkan ve özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine ihtiyaç duyan bireydir.
Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler; zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde hafif düzeydeki yetersizliği nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine sınırlı düzeyde ihtiyaç duyan bireylerdir.
Orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler; zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki sınırlılık nedeniyle temel akademik, günlük yaşam ve iş becerilerinin kazanılmasında özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine yoğun şekilde ihtiyaç duyan bireylerdir.
Ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler; zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki eksikleri nedeniyle öz bakım becerilerinin öğretimi de dahil olmak üzere yaşam boyu süren, yaşamın her alanında tutarlı ve yoğun özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacına olan bireylerdir.
Zihinsel yetersizliği olan bireylerin dikkat, bellek, öğrenme, dil gelişimi, akademik beceri, sosyal gelişim ve psikomotor gelişim gibi alanlarda desteğe ihtiyaçları bulunmaktadır.
Zihinsel Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı ile bireylerin;
Bedensel yetersizliği olan birey; doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası dönemde herhangi bir nedene bağlı olarak iskelet (kemik), kas ve sinir sistemindeki bozukluklar sonucu, bedensel yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybeden, toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük yaşamdaki gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan, bu nedenlerle korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan bireydir.
Çeşitli nedenlerle kaba ve ince motor gelişim becerileri olumsuz yönde etkilenmiş bu bireylerin kendilerinden beklenen fonksiyonel hareket ve becerileri yerine getirmeleri değişik derecelerde kısıtlanmıştır. Bu duruma yol açabilecek ve sıklıkla karşılaşılan nedenler şunlardır;
1. Serebral Palsi (SP veya CP):
Gebelik süresinin başından yaklaşık 2 yaşın sonuna kadar gelişmekte olan beynin değişik nedenlerle zarar görmesi sonucu ortaya çıkan duygu, algı ve hareket bozukluğudur. Ortaya çıkan durumun ağırlığı, beynin zedelenme derecesine, hasarın yerine ve bireyin yaşına bağlıdır. Vücudun tamamını etkileyen şekli tetraparezi (kuadriparezi), daha çok bacakların etkilendiği şekli diparezi (dipleji), vücudun bir yarısının etkilenmesi hemiparezi, tek kol veya tek bacak etkilenmesi monoparezi olarak adlandırılır.
2. Merkezi sinir sistemini etkileyen dejeneratif, metabolik ve genetik kökenli hastalıklar:
Motor gelişim geriliğine bağlı hareket ve fonksiyon kayıplarına yol açar. Down sendromu, Joubert sendormu, Rett sendromu, Prader-Willi sendromu, Williams sendromu örnek durumlardan bazılarıdır.
3. Mental Motor Retardasyon (Mental Motor Gerilik):
Zekâ, duygu ve motor bozuklukların çeşitli oranlarda bir arada görüldüğü durumu ifade eden genel bir başlıktır.
4. Doğuştan kol felci (Brakial Pleksus Yaralanması):
Doğum sırasında kola giden sinirlerin zedelenmesine bağlı olarak ortaya çıkan, hareket ve duyguyu etkileyen felç durumudur. Tek taraflıdır ve etkilenen kolda tamamen bir felç durumu olabileceği gibi ağırlıklı olarak elde ya da omuz çevresindeki kasların zayıflığı ile de seyredebilir.
5. Omurilik kapanma defektleri (Spina Bifida-Meningomyelosel):
Omuriliğin ve omurilik sıvısının dışarıya doğru kese şeklinde fıtıklaştığı ve bacaklarda tek ya da çift taraflı değişen derecelerde felçlere neden olan bir hastalıktır. Bazı bireylerde beyin omurilik sıvısının dolaşımının beyin içinde kapalı kalması sonucu beyinde birikmesi ve buna bağlı başın büyüdüğü (hidrosefali) görülebilir.
6. Doğuştan kas hastalıkları:
İskelet kaslarının yapısındaki bozulma ve buna bağlı ilerleyici kas güçsüzlüğü ile seyreden, doğumdan itibaren ortaya çıkan durumlardır. Kas güçsüzlüğünün yanı sıra eklem sertlikleri, şekil bozuklukları ve ilerleyici sakatlık meydana gelebilir.
7. Travma nedenli merkezi sinir sistemi yaralanmaları:
Çoğunlukla trafik kazası, yüksekten düşme, ateşli silah yaralanmaları gibi kazalar sonucunda oluşmakta ve sinir sisteminde geçici ya da kalıcı engele neden olmaktadır.
8. Süreğen hastalıklardan kaynaklanan motor gelişim gerilikleri:
Doğuştan ya da sonradan oluşabilen, yaşam boyu devam eden ve/veya ilerleyici, ince ve kaba motor gelişim becerilerinde yetersizlik ortaya çıkan durumları tanımlar (epilepsi, osteogenesis imperfekta gibi).
Bedensel Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı ile bireylerin:
Yaygın Gelişimsel Bozukluk (YGB) (ya da son dönemlerde eş anlamlısı olan adı Otizm Spektrum Bozuklukları, OSB), sosyalleşme ve iletişim gibi çoklu temel fonksiyonların gelişmesinde gecikmeleri de içeren bir spektrum bozukluğudur. Erken çocukluk döneminde başlayıp, sosyal etkileşim, dil gelişimi ve davranış alanlarında yetersizliklere sahip olma durumudur. Davranış sorunları, yineleyici, sınırlı ilgi ve davranışları kapsamaktadır. Bu durumlar ise gelişimin birçok alanını etkileyerek kalıcı ve süreğen işlev bozukluklarına yol açabilmektedir.
Yaygın Gelişimsel Bozukluklar, 5 (beş) bozukluktan oluşan bir grup olarak sınıflandırılmıştır:
1. Otizm
Karşılıklı sosyal etkileşimde, sözel iletişimde bozukluklar ve stereotip davranış örüntüsü belirgin özellikleridir. Otizmli bireylerin önemli bir bölümünde beyindeki anormal elektrik hareketlerine bağlı olarak nöbet, istemsiz hareketler, bilinç yitimi, vb. nörolojik sorunlar da görülebilir. Otizmin kalıtsal olabileceği yönünde bulgular vardır, ancak buna yol açan gen ya da genler henüz bulunmuş değildir. Otizmli bireylerde farklı düzeylerde zekâ geriliği ya da aksine çok güçlü bellek, müzik yeteneği vb. üstün özellikler görülebilir. Erkeklerdeki yaygınlığı ise kızlardan yaklaşık dört kat fazladır.
2. Rett Sendromu
Özellikle kız çocuklarında görülen nörolojik bir durumdur. Rett sendromlu bireyler, 6-18 aylık olana kadar normal veya normale yakın bir gelişim gösterirken, bu süreden sonra geçici durgunluk veya gerileme sürecine girer, iletişim kurma becerisini yitirir ve ellerini birbirine kenetler. Ardından stereotipik el hareketleri, yürüyüş bozuklukları ve kafa gelişiminde gözle görülebilir bir yavaşlama ortaya çıkar. Nöbet geçirme, uyanıkken düzensiz soluk alıp verme gibi problemlerle de karşılaşabilir. Rett sendromu, teşhisi zor bir durumdur.
3. Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu
Doğumdan itibaren en az iki yıl tamamen normal bir gelişim kaydedilirken genelde 3-4 yaş arası belirtileri görülmeye başlar. Birey zekâ, dil ve sosyal işlevlerinde birkaç ay içinde deteryasyon (yıkım) gösterir. Ağır zihinsel gerilik ve lokodistrofiyle (ilerleyici çocuk nörolojisi hastalıkları) birlikte görülmektedir. Aktivitede artış, huzursuzluk ve anksiyete bulguları ile başlayıp konuşma ve diğer yetilerde kayıplar ile devam eder. Sebebi bilinmemektedir.
4. Asperger Sendromu
Tipik olarak otizmli bireylerde görülen sosyal ilişki ve iletişim sorunlarının yanı sıra sınırlı ilgi alanı görülmektedir. Çok sınırlı konularda ve dar çerçeveli alanlarda derin bilgilere sahiplerdir. Zamanında konuşmaya başlar, aşırı bilgiçlik gösterirler ve el becerilerinde özel sorunlar görülebilir. Bireyler normal veya üstün zekâya sahiptirler. Mekanik oyuncaklara düşkünlük, amaçsızca nesne toplama, kurallara sıkıca bağlılık, soğuk ve mesafeli bir görünüm, akılcı ve heyecansız yorumlama, davranış sorunlar, jest, mimik ve vücut dilini kullanmada sorunlar diğer belirtileridir. Genetik ilişki genelde baba ve oğul arasında kurulur.
5. Başka türlü adlandırılamayan bozukluk (Atipik Otizm)
Dil ve sosyal iletişimle ilgili sorunlar, dilin amaca yönelik kullanımındaki sorunlar, aşırı çekingenlik, aşırı utangaçlık, gündelik ve özel yaşamında belli ilkelere aşırı katı yaklaşım ve bağlılık gibi durumlarla ilişkili olarak göz önüne alınabilen bir durumdur. Fakat otizme kıyasla ilerleyen yaşla tanı değişebilir veya kaybolabilir. İyi eğitimle ve elverişli şartlarda tamamen normale dönebilir. Hafif otizmden ayırması zor bir durumdur.
Yaygın Gelişimsel Bozukluklar Destek Eğitim Programı ile bireylerin:
Özel Öğrenme Güçlüğü, zekâsı normal ya da normalin üstünde olan bireylerin, standart testlere göre yaş, zekâ düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda okuma, matematik ve yazılı anlatım düzeyinin beklenenin önemli ölçüde altında olmasıyla tanısı konulan bir durumdur. Okuma bozukluğu (disleksi), yazılı anlatım bozukluğu (disgrafi), matematik bozukluğu (diskalkül) ve başka türlü adlandırılamayan öğrenme bozukluğu alt gruplarını içermektedir.
Özel Öğrenme Güçlüğü olan birey, öğrenmede çok önemli olan bilgiyi işleme sürecinin (bilginin alınması, düzenlenmesi, bellekte depolanması ve iletilmesi) bir kısmında ya da hepsinde sorun yaşayabilir. Okul öncesi döneminden itibaren dil, algı, kavram, motor-koordinasyon, bellek, dikkat-konsantrasyon, sıralama, organizasyon, duygusal-sosyal alanlarda güçlükler görülebilir. Öğrenme için gerekli olan bilişsel strateji geliştirebilme güçlüğü yaşayabilirler. Akademik alanlarda yetersizlikleri vardır, fakat tüm belirtileri taşımayabilir ve/veya bu belirtileri farklı yoğunlukta gösterebilirler.
Bu bireylerin güçlü ve yetenekli oldukları alanlar da bulunmaktadır; meraklı ve çevrelerine karşı ilgili olabilirler, ilgi duydukları alanlarda daha kolay kavrayabilirler, sözcükler yerine resimlerle düşünebilirler, sezgisel yolla problem çözme becerileri ve hayal güçleri gelişmiş olabilir, yaratıcıdırlar ve pratik çözüm yolları bulabilirler.
Özel Öğrenme Güçlüğü Destek Eğitim Programı ile bireylerin:
Dil ve Konuşma Güçlüğü, bireyin, sözel, sözel olmayan veya grafik sembol-işaret sistemlerini kullanarak iletişim kurma (alma, gönderme, işlemleme, kavrama-anlama) yetisindeki kişisel, sosyal, eğitim ve iş hayatını etkileyen durumdur. Bu durumlarda işitme, dil ve konuşma süreçleri hafif düzeyden çok ağır düzeye yayılan gelişimsel ya da edinilmiş (sonradan ortaya çıkan) olarak etkilenebilir. Tıbbi nedene dayalı olabileceği gibi belirli bir nedene bağlı olmayabilir ve/veya çeşitli engel gruplarına ikincil olarak eşlik edebilir.
Dil ve Konuşma Güçlükleri ana hatlarıyla 5 (beş) alt grupta modüler olarak toplanmıştır:
1. Sesletim (artikülasyon) ve Ses Bilgisi (fonoloji) Bozuklukları
Konuşma seslerinin ve dile ait ses birimlerin beklenenden farklı olarak sesletimi; ve ana dilin ses sistemi ve ses birleşimlerini düzenleyen kuralları anlama ve kullanmada güçlüktür. Konuşma sesinin özelliklerinde çarpıtılmalar, bir ses yerine başka ses kullanma, ses düşürme, ekleme, arka sesleri öne getirme ya da sürtünmeli sesleri durak sesi olarak çıkarma gibi eksikler görülebilir.
2. Akıcı Konuşma Bozuklukları
Konuşmada beklenenden farklı hız, ritim gözlenmesi, ses, hece, sözcük ya da sözcük öbeği tekrarları, uzatmalar veya bloklar biçiminde konuşma akışının kesintiye uğramasıdır. Aşırı gerginlik, çabalama davranışları ve ikincil davranışlar da eşlik edebilir.
3. Ses Bozuklukları
Bireyin yaşına ve cinsiyetine uygun olmayan ses üretimi ve/veya ses kalitesinin, perde (ton), şiddet, rezonans ve/veya süre gibi özelliklerinde ortaya çıkan durumlardır.
4. Gelişimsel Dil Bozuklukları
Konuşma, yazı ve/veya diğer sembol sistemlerinin alıcı (algılanması-anlaşılması) ve/veya ifade edici (kullanılması) boyutlarında dilin biçim bilgisi (morfoloji), söz dizimi (sentaks), anlam bilgisi (semantik), edim bilgisi/kullanım bilgisi (pragmatik) alt sistemlerini kapsayan durumlardır. Doğuştan veya bebeklik/çocukluk çağında ortaya çıkan gelişimsel nitelik taşır.
5. Edinilmiş Dil Bozuklukları
Dil kazanıldıktan sonra çoğunlukla ergenlik döneminde ya da yetişkin yaşlarda herhangi bir nedenle dil ve konuşmanın kaybı biçiminde görülür. Bu bağlamda konuşma, yazı ve/veya diğer sembol sistemlerinin alıcı (algılanması-anlaşılması) ve/veya ifade edici (kullanılması) boyutlarında dilin biçim bilgisi (morfoloji), söz dizimi (sentaks), anlam bilgisi (semantik), edim bilgisi/kullanım bilgisi (pragmatik) alt sistemlerini kapsayan durumlardır.
Dil ve Konuşma Güçlüğü Destek Eğitim Programı ile bireylerin:
İşitme kaybı, doğuştan veya sonradan olan problemler nedeniyle işitme duyarlılığında meydana gelen azalmadır. İşitme engeli ise, işitme duyarlılığındaki azalmanın bireyde ortaya çıkardığı yetersizlikler durumudur.
İşitme engeli olan birey, işitme yoksunluğu nedeniyle öğrenmeye en uygun yaşlarda, konuşma ve dili öğrenme fırsatını kaçırmakta ve hem anlama hem de konuşma becerilerinde sorunlar yaşamaktadır. Konuşma ve dil sorunlarına bağlı olarak da bilişsel, motor koordinasyon, duygusal-sosyal, eğitim-öğretim, mesleki ve toplumsal alanlarda da güçlük çekmektedirler.
İşitme engelli bireyin dil ve konuşma gelişimini etkileyen farklı faktörler bulunmaktadır:
İşitme kaybı ile ilgili etkenler:
İşitme kaybının tipi, derecesi, şekli ve nedeni gibi.
İşitme ile ilgili sunulan odyoloji hizmetlerine bağlı etkenler:
İşitme kaybının tanılandığı yaş ile işitme cihazının kullanılmaya başlandığı yaş, işitme kaybına uygunluğu ve ayarlanması, tam gün sürekli kullanılması, etkin kullanımı, kullanıldığı eğitim ortamlarında akustik düzenlemenin yapılması ve işitme kaybının belirli aralıklarla odyolojik yönden değerlendirilmesi ve yeni teknolojik cihazların denenmesi gibi.
Sunulan genel eğitim ve özel eğitim hizmetlerine bağlı etkenler:
Tanı ve cihazlandırma ile başlayan aile eğitimi ve danışmanlık hizmetleri, erken eğitim ile kritik dönemin değerlendirilmesi, yaşıtları ile birlikte oyun fırsatlarının sağlanması, işitme kaybına ve bireyin özelliklerine uygun düzeyde ve hızda gelişim sağlanıp sağlanmadığına ilişkin eğitsel değerlendirme gibi.
Birey ile ilgili etkenler:
Bireyin yaşı, cinsiyeti, kişilik özellikleri, bilişsel düzeyi, öğrenme stili ve ek engeli olup olmaması gibi.
Aile ile ilgili etkenler:
Ailenin çocuk yetiştirme tutumları, engeli kabul düzeyi, iletişim tarzı, disiplin tarzı, sosyo-ekonomik düzeyi, eğitim ve kültürel düzeyi, bireyle ilgili eğitim planlanmasına ne düzeyde katılabildiği, evde bireyle ilgili eğitimi ne düzeyde uygulayabildiği, bireye çevreyi ve dünyayı tanımasına yardımcı olabilecek nitelikli yaşantıları ne oranda sağlayabildiği gibi.
İşitme Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı ile bireylerin:
Görme yetersizliği, görme gücünün kısmen ya da tamamen yetersizliğinden dolayı bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu ifade etmektedir.
Yasal ve eğitsel tanım olarak bu durum ikiye ayrılır:
Doğuştan görme engelli olan bireyler, ayakta dururken ya da otururken ileriye ya da geriye sallanma, (yüzünün önünde) parmaklarını ya da ellerini sallama, parmakları ile gözlerini ovuşturma gibi amaç dışı hareketler gösterebilir. Görme engelli bireylerin kavramsal gelişimde ya da bilişsel yeteneklerinde gecikme gözlenebilir, özellikle soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde daha başarısız olabilirler. Bu bireyler görme yetersizliğinden kaynaklanan eksikleri diğer duyu organlarını kullanarak telafi etmeye çalışırlar, dikkat yoğunlaştırma, ince ayrıntıları fark etme yetenekleri gelişmiştir. Sosyal faaliyetlerle ve müzikle ilgilidirler. Bedensel ve zihinsel gelişimlerinde ise farklılık vardır. Bağımsız hareket edebilme becerileri sınırlıyken algısal motor ve bilişsel gelişimde gecikme görülebilir. İletişim kurarken yüz ifadesini değiştirmede güçlük çekebilirler ve gören bireylerle konuşurken ilgisizmiş gibi görünebilirler.
Görme Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı ile bireylerin,