Çocukların genel hal ve tavırları için söylediğimiz ‘yaramaz, uyumsuz, çok bilmiş’ gibi sıfatlar aslında onların içinde bulunduğu duruma dair bir işaret veriyor. Örneğin az önce sıraladığımız bu yakıştırmalar, aslında Einstein gibi nice dahinin de içinde bulunduğu Asperger sendromu olan çocuklar için söylenebiliyor. Türkiye’de de Asperger Sendromu hakkında yeterli bir farkındalık olmadığı için, bu çocuklar sürekli olumsuz yakıştırmalara maruz kalıyor, sosyal hayatlarında çok büyük sorunlar yaşıyor ve eğitimde kendilerine uygun bir yer bulamıyorlar. Peki Asperger Sendromu nedir? Asperger, çocukların davranışlarındaki hangi ayrıntılarda saklanıyor? O aslında çok bilmiş değil de üstün zekalı mı?
Asperger sendromu, çocukların eğitim ve sosyal hayatlarında farklı yaklaşımlara ihtiyaç hissetmelerine sebep oluyor. Ancak toplumda asperger sendromu hakkında yeterli bir bilinçlenme olmadığında, bu çocukların ihtiyaçları karşılanamıyor ve ne yazık ki çevreleri ve hatta okuldaki öğretmenleri tarafından bile dışlanarak çeşitli yakıştırmalara maruz kalıyorlar; dışlanıyorlar, taciz ve şiddete varan olumsuz davranışlarla karşılaşabiliyorlar.
Türkiye’de de ebeveynlerde ve eğitimcilerde yeterli düzeyde bir farkındalık olmadığını belirten, Asperger Sendromu ve Ah Şu Otizm kitaplarının yazarı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda öğretim görevlisi Prof. Dr. Barış Korkmaz, Asperger sendromu hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Asperger sendromu nedir? Otizm ile arasında ne gibi farklar var?
Asperger sendromu, otizmin yüksek işlevli, dil ve konuşma becerileri oldukça gelişmiş bir formudur. Başlıca özelliği zekâ düzeyinin bir veya birden fazla alanda yüksek olması, buna karşın bazı alanlarda özellikle sosyal beceri gerektiren alanlarda başarısız olmasıdır. Dil yetisi biçim açısından gelişmiştir. Mekanik bir ses tonu kullanabilir ama dilbilgisi ve sözcük seçimleri zengin olabilir. Karakteristik bir tanımı yoktur. Paradoksal özellikler sergilerler. Örneğin el becerileri genellikle kötüdür ama buna rağmen başarılı bir şekilde piyano çalabilirler. Kimyada başarısız fizikte başarılı olabilirler. Ya da fizik dersinde elektrik konularında başarılı, mekanik konularında başarısız olabilirler. Şaşırtıcı bir performansları vardır. Muhtemelen Asperger sendromunun da birçok çeşidi vardır. Yakın arkadaşlık kurmada sorunları olur. Karşıt cinsle ilişkileri daha da zorluklar içerir. Bir tanı kategorisi olarak yeni yapılan sınıflamada yer almamaktadır. Otizm spektrum bozukluğu içindedir. Bu tartışmalara yol açmıştır.
NE ZAMAN KENDİSİNİ GÖSTERİYOR?
Anne babalar çocuğunun asperger sendromlu olduğunu nasıl anlayabilir? Kaç yaşında belirtilerini gösteriyor?
Büyümüş de küçülmüş ya da küçük profesör etkisi bırakabilirler. Mecazları, esprileri anlamada sorunları olabilir. Çok takıntılı olabilirler. Olay anlatma becerileri sorunlu olabilir. Karşılıklı sohbetleri didaktik olabilir. Kendilerinden daha büyüklerle ilişki kurmayı severler. Erken okuma yazma becerileri gelişebilir. Ama en önemlisi sosyal iletişimlerinde bir sorun vardır. Hafif formları gözden kaçabilir. Bazen ilk kez anaokulunda fark edilebilir. Bazen de ilköğretim çağında hatta daha ileri yaşlarda tanı konabilir.
Asperger sendromunun belirtileri başka sorunlarla karıştırılıyor mu?
Özellikle çeşitli öğrenme sorunları, uyum sorunları, sosyal fobi ve dikkat eksikliği hiperaktivite ile karışabilir. Ama zaten bunlar Asperger sendromunun bir parçası da olabilir. Ayırt etmek uzmanlar açısından bile güç olabilir.
Asperger sendromu karşısında aileler nasıl bir yol izlemeli?
Özel eğitimin genel ilkeleri izlenmeli, ek olarak dilin semantik-pragmatik dediğimiz mecazi ve sosyal kullanımlarına yönelik eğitim, yaşam koçluğu, sosyal becerilerin kazandırılmasına yönelik ek eğitim, başarısızı olunan derslerde özel ders alınması, özgüveni geliştirmeye yönelik sportif etkinlikler önemli yer tutar. Güvenilir bir ekip oluşturmalı ve eşgüdüm içinde uzun süre çalışılmalıdır. Ailenin sosyoekonomik düzeyi, çocuğun mizacı ve daha birçok parametre önemli rol oynamaktadır.
TACİZ, DIŞLANMA, OKUL BAŞARISIZLIĞI…
Asperger sendromlu çocuklar, okul dönemlerinde ve sosyal ortamlara girdiklerinde ne gibi sıkıntılar yaşıyorlar? Bu konuda öğretmenler ve ebeveynler onlara nasıl yardımcı olabilir?
Yanlış anlaşılma, kendilerini yanlış tanıtma, sosyal ilişkilerde önemli olan nüansları kaçırma ve sosyal ipuçlarını değerlendirememe, espriyi anlamama ve kaldıramama gibi nedenlerle grup dışına itilme, tacize uğrama, saldırgan davranışlar sergileme, okul başarısızlığı yaşayabilmekte.
Türkiye’deki yaygınlığı hakkında bir bilgi var mı?
Bilgim dâhilinde bir veri yok. Tanımı tartışmalı, sınırları geniş olduğu için dünyada yapılan çalışmalar da güvenilir değil. Einstein gibi isimlerin de Asperger sendromu olabileceği düşünülürse hali hazırdaki tartışmanın nedeni daha iyi anlaşılır. Uzmanlar arası görüş birliği görece azdır. Ama kanımca çok sıktır. Örneğin tüm üstün zekâlı kişilerde ya da içe dönük kişilerde bu olasılık vardır ve bir hastalık olarak görülmemelidir.
“ONLAR YARAMAZ, TEMBEL YA DA APTAL DEĞİL”
Türkiye’de bu sendromla ilgili farkındalık ne düzeyde?
Kötü değil ama yetersiz. Genellikle bir merak var. Öğretmen ve rehber öğretmenlerin meslek içi eğitimlerinin bir parçası olmalı. Çünkü Asperger sendromunun ortalama tanı alma yaşı 12 civarındadır. Öğretmenlerin toleranslı olması, yaşıtları tarafından tacize uğramalarını engellemeleri, üstün yanlarını bulup çıkarmaları ve teşvik etmeleri ve aile ile işbirliği içinde olmaları gerekir. Bu çocukların bazıları mala ve cana, maksatları o olmaksızın zarar verebilirler; özellikle bu çocuklar için uzmanlarla sıkı işbirliği yapmak gerekir. Asperger sendromlu her çocuk orijinaldir. Etiketlenmemelidir. Yaramaz, tembel, isyankâr ya da aptal gibi önyargılar yanıltıcı olur. Biraz korunmalı, teşvik edilmeli, yönlendirilmelidir.
Bu sorunun ortadan kalkması mekanizmalarının anlaşılmasına bağlıdır. Kendi kendine ve iyi entegre edilmiş çeşitli eğitimlerle bazen yerinde kullanılan ilaçlarla oldukça gelişme gösteren formları vardır. Bir beyin gelişimi bozukluğudur. Kimyası, biyolojisi ve fiziği ile tam anlaşılamamıştır. Araştırmalar aralıksız sürmekte ve bilgi birikimi giderek artmaktadır.
Kaynak: Sözcü / Eser Akgül