Uyku eksikliği, her şeyin gerçekte olduklarından daha kötü görünmelerine neden olur.
İnanın bana, bir insanın dört saat boyunca yılanlar, akvaryumlar veya kediler hakkında konuşması mümkündür.
İnsanlar gerçekten ama gerçekten çok acımasız olabilirler.
İnsanlar gerçekten çok kibar da olabilirler.
Artık bir gün daha yapamayacağımı düşündüğüm an, oğlum inanılmaz bir şey yapıyor ve tüm bakış açımı değiştiriyor.
Bazen doktorlar tam olarak neye ihtiyacımız olduğunu bilirler. Bazense bilemezler. Her iki durumda da, yalnızca, sizi çocuğunuzun sağlığı, ilerleyişi ve geleceği hakkında değerli bir ortak olarak gören bir doktora gidin.
Oğlumun yetenekleri hayal ettiğimden çok daha etkileyici. Onun yetenekleri karşısında sayamayacağım kadar çok kez şaştım kaldım. Akvaryumdaki her bir balığın ve bahçedeki her bir bitkinin bilimsel adını sanki gerçek anlamda hiç çabalamadan öğrendiğini fark ettiğimde olduğu gibi. Bu benim tamamen ötemde olan kutsal bir şey.
Davranışın bir nedeni vardır. Davranışın her zaman bir nedeni vardır ve bu neden hiçbir zaman beni kızdırmak değildi.
“Stimming” (el çırpma gibi tekrarlayıcı beden hareketi) bir şeydir. Önceden hiçbir fikrim yoktu.
Takıntı/fiksasyon bir amaca hizmet ediyor. Onlar çocuklarımızın dünyayla bağlantı kurmaları için değerli bir yol. Ve çocuklarımız genellikle onlar yüzünden süper akıllılar.
Üzüntülerimin çoğu benim, oğlumun değil. Onun annesi olmakla ilgili beklentilerime dertlenmemek işin en zor kısmı. Oğlum bu beklentileri paylaşmıyor, birazcık bile. Yani problem çoğu zaman benim. O değil.
Bir kerede yalnızca tek bir şey üzerinde çalışmaya çabalıyorum. Bu, bir alışkanlık haline gelene kadar… Ve sonra bir sonraki aşamaya geçiyorum. Her şeyi aynı anda yapmaya çalışmanın kimseye faydası yok.
Çocuğumun öğrencisi olmak, bir şeyler öğrenme konusunda bana herhangi bir kitaptan, terapistten veya web sitesinden daha yardımcı oldu. Beyin fonksiyonlarındaki farklılıklar sebebiyle onu anlamak gerçekten zor olabiliyor. Ancak oğlumun nasıl düşündüğüne ve nasıl tepki verdiğine daha fazla dikkat ettiğimde, onu anlamaya başladım.
Otizm bazen hayatımı tuhaf bir hale getiriyor. Örneğin, geçen haftanın her bir günü kendimi bir akvaryum dükkanında buldum. Her gün en az bir saat akvaryum ziyareti. Zaman geçirmenin tuhaf bir yolu gibi gözüküyor ama biz buyuz, ve hayatımızı iyi yaşıyoruz.
Çocuğunuza iyi gelen benzersiz şeyleri fark edeceksiniz. Likralı kumaşlar benim oğluma iyi geliyor. Dolapta birçok battaniyenin olduğu sessiz bir alan tanıdığım ufak bir kız çocuğuna iyi geliyor. Hiçbir şeyin yardımı olmayacağını hissettiğiniz anlarda bile onlara iyi gelen bir şeyler bulacaksınız.
Hiçbir zaman bir şeyleri tamamen doğru yaptığınızı hissetmeyeceksiniz.
Her şeyin tamamen doğal olduğu günler geçireceksiniz.
Diğer anneler temiz bir bardak su gibidir. Onları şahsen ya da internetten bulun. Onlara sorular sorun. Sizi temin ederim ki yalnız değilsiniz.
Dualar her zaman yanıtlanır. Belki düşündüğüm gibi değil ama onlar her zaman yanıtlanır.
Bebeğiniz hakkında “otizm” kelimesini ilk duyduğunuzda bu durum sizi rahatsız edebilir, üzebilir. Ama öğrendiğim bir şey var ki, iyilik de kötülük de, güzellik de çirkinlik de, neşe de keder de bu küçük kelimeye sarmalandı. Eğer tüm bunlardan bir şey öğrendiysem o da bu kelimeyle barışmak gerektiğidir. Oğlum, onsuz benim oğlum olmazdı. Ve ben, oğlumu seviyorum. Tam da olduğu gibi, hayatımızı değiştiren o küçük kelimeyle birlikte.
Otizm.
Bunun mümkün olacağını hiç düşünmezdim ama bir şekilde onunla savaşmaktansa, onu memnuniyetle karşılamayı öğrendim. Onu tanımayı öğrendim.
Onu kucaklamayı bile öğrendim.
Çeviren: Direnç Uygun / ilkevin.com.tr
Kaynak: The Mighty