Topluma sağlıklı, bilinçli, kendi kararlarını alabilen ve problemler karşısında başarılı bir çözüme ulaşan bireyler yetiştirmenin temel başlangıç noktası ailedir.
Aile tutumları;
- Aşırı Hoşgörülü
- Aşırı Koruyucu
- Aşırı Otoriter
- Mükemmeliyetçi Ebeveynler
- Aşırı İlgisiz
- Tutarsız Ana-Baba
- Kabul Edici ve Güven Verici Demokratik Aile Tutumları olarak sınıflandırılmaktadır.
Toplumumuzda en yaygın olarak karşılaştığımız aile tutumları arasında aşırı koruyucu ve tutarsız ana-baba tutumlarıyla karşılaşmaktayız. Toplumumuzdaki aile yapısı genellikle çocukların tüm isteklerini karşılamaya ve hayatlarını kolaylaştırmaya dayanmaktadır. “HAYIR” kelimesinin tutarlılığı ve kararlılığı çoğu zaman başarıya ulaşmamaktadır. Çocuklar kendilerine hayır denilmesinden hiç hoşlanmazlar. Ancak tüm arzularının yerine getirilmesi de mümkün değildir. Bunun yanı sıra çocuğa her istediğini yapabileceği kanısının verilmesi, istekleri konusunda doyumsuz olmasına ve bunun yanında çeşitli problem davranışlarına neden olabilmektedir. Aşırı koruyucu ve tutarsız ana-baba davranışları neticesinde çocuklarda;
- Ne zaman, nerede, ne yapacağını kestiremeyen
- Saldırgan
- Uyumsuz
- Söz dinlemeyen
- Sağlıklı kişilik ve kimlik geliştiremeyen
- İstekleri olmayınca ağlayan
- İnatçı tutumlar sergileyen
- Çekingen ve güven eksikliği olan
- Sosyal uyum problemi yaşayan çocuklar yetişmektedir.
Her ailenin en önemli amacı çocuklarını her anlamda başarılı ve sağlıklı yetiştirmektir.
İstenen bu hedefe ulaşabilmek için ebeveynlerin bilinçli ve birliktelik içerisinde hareket etmeleri oldukça önemlidir. İstenen bu hedefe ulaşmanın en sağlıklı ve doğru yolu Kabul Edici ve Demokratik Aile Tutumundan geçmektedir.
Bu tutuma sahip ana-baba, çocukların hem denetlenmesini hem de onların ihtiyaçlarının karşılanmasına fırsat vermektedir.
Peki bu tutumu nasıl sürdürebilir ve uygulayabiliriz?
Bu tutum modelini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için saygı, sevgi ve güven öncelikli olmaktadır. Aile içerisindeki kurallar hep birlikte belirlenerek tüm aile bireylerinin bu kurallara istisnasız uyması gerekir. Koyulan kuralların mantıklı ve uygulanabilir olması gerekir. Konulan kuralların gerekçesi mutlaka açıklanmalıdır. Kurallara uyulmadığı takdirde ceza-disiplin vardır. Bu cezalar ve disiplin sadece çocuğa karşı değil görev ve kuralları yerine getirmeyen tüm aile bireylerine yönelik uygulanmalıdır. Bu uygulama tutarlılık ve güven ortamının sürdürülebilmesi için oldukça önemlidir. Verilecek cezalar, ceza gerektiren davranış ile orantılı olmak zorundadır. Çocuğun ruhsal durumunu veya problem davranışlarına sebep olacak cezalardan kaçınılmasının yanı sıra ödül niteliğine dönüşebilecek cezalar da olmamalıdır. Alınan kararların nedenleri çocuğa net bir şekilde ifade edildikten sonra uygulanmalıdır.
Örneğin; Bugün okulda arkadaşlarına vurduğun için üzüldüm. Bu nedenle bugün parka gitmeyeceğiz.
Ayrıca tüm aile üyelerinin (çocuk dâhil ) konuşma, tartışma, yaptığı davranışın nedenlerinin açıklama ve görüş bildirme hakkı olmalıdır. Aile bireylerinin çocuğa yaklaşımında tutarlılık olmalıdır.
Örneğin;
Çocuk: “Anne telefon” der (telefonu ister).
Anne: “Yemek yerken telefon yok” der.
Çocuk: “Telefon” der ve ağlar.
Baba: “Tamam ağlama” der ve telefonu verir.
Annenin onaylamadığı davranışı babanın onaylaması sonucunda çocuktaki problem davranışın başlangıç noktası pekiştirildi. Çocuk artık isteklerini ağlayarak elde edebileceğini öğrenmiş oldu.
Böyle bir durumda olması gereken davranışın aşamaları aşağıdaki gibi olmalıdır.
Çocuk: “Anne telefon” der.
Anne: “Yemek yerken telefon yok” der.
Çocuk: “Telefon” der ve ağlar.
Baba: “Telefon yok” der.
Bu tutarlılık karşısında çocuk yanlış olan davranışını kimseye kabul ettiremediğini öğrenir ve bir süre sonra pes ederek vazgeçer. Aile içi kurallara tüm aile katılmalıdır.
Karar verme ve problem çözme aşamaları birlikte gerçekleştirilmelidir.
Demokratik ve Kabul Görmüş bir ortamda yetişen çocuk:
- İsteklerini ve fikirlerini özgürce ifade eder.
- Karar verme becerisi gelişir.
- Alternatif seçenekler oluşturabilir.
- Kuralları sorgulayabilir.
- Kendi hakkını gözetir.
- Yaratıcıdır
- Duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade eder.
- Paylaşımcıdır.
- Anne ve babası ile açık iletişim kurar.
- Kendine güvenir.
- Sevgi, güven ve ilgi açlığı yaşamaz.
- Aile bağlarını ve misyonunu bilir bu doğrultuda yaşar.
Demokratik aile ortamında yetişen çocukların, cinsel gelişim sürecinde de sorun yaşama olasılıkları azdır.
Kendilerine olan güvenleri nedeniyle ne isteyip istemediklerini bildikleri için tacize uğrama olasılıkları da çok azdır. Çünkü bunu önleyebilirler. Her hangi bir duygusal açlık yaşamadıklarından bu anlamda kendilerini kullandırmaları söz konusu değildir.
Nursevel KARACAN
Özel eğitim öğretmeni