ABD’de yükselen trendlerden biri ailelerin öğrencilerin eğitimine aktif bir şekilde dahil olması: öğretmenlerle görüşmek, okulda gönüllü olmak, ödevlere yardımcı olmak ve bir ebeveynin yapabileceği diğer onlarca şey. Bunlar, ABD’de toplum içerisinde bir zorunluluk haline gelirken kültürün bir parçası oldu.
Ancak, yapılan son araştırmalara göre, öğrencilerin ödevlerine müdahil olmanın o kadar da yararlı olmadığı ortaya kondu. Teksas Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü olan Keith Robinson’un araştırmasına göre, ailelerin çocuklarının ödevlerine dahil olduğu vakalarda öğrencinin ekonomik ya da sosyokültürel arka planından bağımsız olarak başarının düştüğü ya da tüm çabanın geri teptiği ortaya kondu.
Çocuğunuzun ödevlerini her akşam kontrol ediyorsanız, bir kez daha düşünün. Robinson ve Harris’in The Broken Compass: Parental Involvement With Children’s Education adlı eserinde yer alan istatistiklere göre, ödevlere yardımcı olmak çocukların test sonuçlarındaki derecelerini aşağılara çekmekte. Bunun bir nedeni de çoğu zaman ebeveynlerin, çocuğun okulda öğrendikleri materyale aşina olmaması.
Benzer olarak, ailelerin okulu çok ziyaret etmesi de öğrencilerin başarısını arttırmıyor. Öğrencilere kötü puanlar aldığında ceza verilmesi, okulda ailelerin öğrencileri gözetim altında tutması gibi denemeler de olumsuz etki yaratabiliyor.
Bunlar yerine, Robinson şunu tavsiye ediyor: Çocuklarınıza sizleri okulda daha fazla görmek isteyip istemediklerini sorun, çünkü çoğu zaman çocuklar öğretmen-veli ilişkisinde konuşma dışına itilen taraf oluyorlar.
Aynı zamanda, çocukların eğitimine müdahalenin büyük kısmının okulda değil evde gerçekleştiğini de unutmamak gerekiyor. Bu yüzden yazar, çocuklarla evde sesli okuma seansları ya da onlara geleceklerine dair planları sormalarının daha yararlı olabileceğini belirtiyor.
Dahası, yoksul çocukların okulda başarısız olduğu çünkü ailelerin yeterince eğitime eğilmedikleri önermesi de yanlışlanıyor. ABD’de, ekonomik ve sosyal arka plandan bağımsız olarak, velilerin öğrencileriyle iyi notların önemi ve onların çocukları için olan umutlarının konuşulduğu araştırmalarda yer alıyor. Ancak, akıllara şu soru geliyor: Neden bazı aileler daha etkiliyken diğerleri değil?
Araştırmaya göre, üst orta gelirli gruplardaki çocukların genel bir eğilim olarak eğitimin neden önemli olduğuna dair bir bilgi almadıklarına dair kanı ortaya çıkıyor. Etrafı iyi bir aile ve arkadaşlarla çevrili olan bu kişiler, rahat bir aile yaşamı sürerken konfor alanının içerisinde kendilerini var ediyorlar. Ancak, düşük gelirli Asya kökenli Amerikalıların ise eğitimin önemine dair bir bilince sahip oldukları ortaya çıkıyor.
Teksas Üniversitesi’nde lisans öğrencileri arasında yürütülen araştırmada, Robinson, öğrencilere ailelerinin ne gibi bir zorlama ya da itkiye neden olduklarını sorduğunda, buna dair pek bir şey hatırlamadıkları yanıtını aldı. Bunun yerine, öğrencilerden gelen cevap genel olarak ailelerin yüksek beklentiler içinde olduklarını belirtmeleri ve sonrasında geriye çekilmeleriydi.
Robinson’un yaptığı araştırmada okul seçimine dikkat edilmese de ailelerin öğrencilerinin akademik başarılarına nasıl katkı sağlayabileceklerine dair bulgular elde ettiler. Bunlardan biri, öğrencileri saygı değer bir öğretmenin sınıfına yerleştirmek. Öğretmenlerin çocukların hayatlarına etkileri düşünüldüğünde, bu hiç de azımsanamayacak bir müdahale.
Öğrencilerine daha iyi imkanlar sunmak için alternatif yollar arayan ve okulda öğrenme sürecine müdahil olmaya çalışan velilerin, okul ortamını daha iyi bir hale getirebilecekleri aşikâr. Bu, çocuğunuzun bir adım önde başlamasına ve iyi bir yurttaş olmasına katkıda bulunabilir; ancak, bu etkileşimin akademik başarıya direkt bir etkisinden söz edilmesi mümkün değil.
Çeviren: Barış İplikci /ilkevin.com.tr
Kaynak: The Atlantic