Amatör olarak bağlama çalan babasının 5 yaşında eline verdiği sazla büyüyen ve iyi bir ritim kulağına sahip olduğu için duyduğu notaları zamanla çalmaya başlayan down sendromlu Çağatay Aras, performansıyla dinleyenleri kendisine hayran bırakıyor.
Doğduktan 2 gün sonra down sendromu tanısı konulan 30 yaşındaki Aras, amatör olarak bağlama çalan babasının sazını küçük yaşlarından itibaren çalmaya başladı. İlk zamanlarda bağlamayı oyuncak olarak gören Çağatay’ın zamanla bağlamasına olan tutkusu arttı.
İyi bir ritim kulağına sahip olan ve konservatuar mezunu abisinin de desteğiyle kendisini geliştiren Çağatay, belediyelerin ve derneklerin daveti üzerine özel günlerde konserler veriyor.
Gittiği her yerde bağlamasını yanından ayırmayan Çağatay, “Uzun ince bir yoldayım”, “Çiğdem der ki ben alayım”, “Nem Kaldı”, “Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı”, “Çeşmi siyahım” ve “Selvi boylum al yazmalım” gibi türküler ile Pir Sultan Abdal şiirlerine bestelenmiş tüm eserleri çalabiliyor.
Bilinen parçaların yanı sıra kendi başına da denemeler yapan Çağatay’ın en çok sevdiği halk ozanları ise Aşık Veysel, Aşık Mahzuni Şerif, Arif Sağ, Musa Eroğlu, Zülfi Livaneli ve Neşet Ertaş. Çağatay’ın en çok keyif aldığı şeylerden biri de kendine örnek gördüğü abisiyle sokakta halk konserleri vermek.
“Saz üstadı oldum”
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Aras, 5 yaşında saz çalmaya başladığını ve kendi başına bağlama çalmayı öğrendiğini söyledi.
“En çok hangi sanatçıların parçalarını çalmayı seviyorusun” sorusuna “Ben” cevabını veren Aras, “Bağlama çalmayı çok seviyorum. Okul bitti, karne aldım. Saz üstadı oldum. Bağlamamı her yere götürüyorum. Konser de veriyorum. Bu beni çok mutlu ediyor.” diye konuştu.
“Konservatuar diplomamı Çağatay için aldım”
Çağatay’ın ağabeyi Suphi Aras da kardeşinin kendisini taklit etmeye çalışmasının müziğe de yansıdığını belirterek, şunları söyledi:
“Ben de bu frekansı yakaladığımda, üzerime düşen her şeyi yapmaya çalıştım ve böyle bir yetenek, değer çıktı. Çağatay kendi başına kaldığında sürekli bağlama çalışıyor. Antrenmanını yapıyor. Birlikte zamanımız olduğunda oturup yeni eserler çalışıyoruz, daha fazla üzerinde duruyoruz. Bağlama çalmaya ciddi bir zaman ayırıyoruz. Konservatuar diplomamı Çağatay için aldım.” ifadelerini kullandı.
Bir müzisyende olması gereken en önemli özelliğin ritim kulağı olduğuna dikkati çeken Aras, “Çağatay da bu doğuştan var olan bir yetenek. Çok ciddi bir ritim kulağı var. Sadece bağlama çalmıyor, askı davul, perküsyon, flüt, klavye gibi birçok enstrümanı çalıyor.” dedi.
“Down sendromlu ailelere ışık tutuyor
Baba Murat Aras da down sendromunu Çağatay’la birlikte tanıdıklarını belirterek, “Elimizden gelen hiçbir fedakarlığı esirgemedik. Bugün Çağatay bizim yükümüzü azalttığı gibi down sendromlu ailelerin de yükünü azaltmaya ışık tutuyor.” dedi.
Aras, ozanların ve yazarların bol olduğu Sivas’ta dünyaya geldiğini ve çocukluğundan beri içinde bağlama sevgisi olduğunu dile getirerek, “Evimizde sürekli olarak bulunan bağlama, Çağatay’ın nazarında o zamanlar bir oyuncaktı. Önüne koyuyorduk, tel kırıyordu tel alıyorduk, saz kırıyordu saz alıyorduk. Sonuçta saza bağlı bir insan oldu. İlk çaldığı parça, ‘Bu da gelir bu da geçer ağlama.’ Bunun bir mazisi var. Ailemizden biri trafik kazası atlatmıştı. Geçmiş olsun demeye gittik, evin içinde hiç kimse konuşmuyordu. Çağatay eski ot ev süpürgesini eline alıp, hiç kimsenin konuşmadığı bir ortamda bu türküyü çaldı. İlk parçası bu.” diye konuştu.