Bireyler, çevrelerini görme, işitme, dokunma, tat, koku, vestibüler (denge ve hareket) ve propriosepsiyon (kas ile eklem) duyularından gelen bilgiler ile deneyimler ve yorumlar. Duyusal bütünleme ise beynin bu duyusal bilgileri düzenleyip yorumladığı süreçtir ve birçoğumuzda tipik çocukluk deneyimleri ile gelişmektedir. Duyusal bütünleme, bireylere güvenli bir şekilde hissetmelerine yardımcı olur.
Bazı bireylerin duyusal bilgiyi düzenleme becerisi olması gerektiği gibi gelişmeyebilir ve sonucunda birey öğrenme, konsantrasyon, okul başarısı, sosyal iletişim, oyun, giyinme, yemek yeme ve sakin kalabilme gibi günlük yaşamında zorluklar çekebilir. Bu durum duyusal bütünleme bozukluğu veya duyusal işlemleme bozukluğu olarak tanımlanabilir.
Duyusal bütünleme bozukluğu, otizm spektrum bozukluğu, dikkat dağınıklığı, Serebral Palsi, öğrenme güçlükleri ve diğer nörolojik durumlar ile prematüre doğan bireylerde görülebilir. Duyusal işlemlemede güçlüğü olan bireyler;
— Dokunma, hareket, ses veya görememeye aşırı tepkili olabilir.
— Duyusal girdiye normalin altında tepki verebilir.
— Normalin altında düşük veya üstünde yüksek aktivite seviyesine sahip olabilir.
— Koordinasyon problemleri yaşayabilir.
— Akademik başarı ya da günlük yaşam becerilerinde gecikme yaşayabilir.
— Davranış organizasyonunda zayıf olabilir.
— Zayıf kendilik konseptine sahip olabilir.
Duyusal bütünleme temelli seanslar her bireyin ihtiyaçlarına göre uygulanmaktadır. Seanslar, self-regülasyonu, duyusal işlemlemeyi, vücut farkındalığını, motor planlamayı veya kaba-ince motor becerilerin gelişimini hedefler.
Seans sırasında birey normal oyun oynuyormuş gibi görünse de, uzman duyusal süreçleri ile beceri gelişimini desteklemek için düzenlenmiş aktiviteler kullanarak sıkı bir çalışma yapıyordur.
Dünyada yapılan araştırmalar duyusal bütünleme ile bireylerde motor planlama, sosyalleşme, dikkat, davranışsal regülasyon, okuma becerileri, oyun becerileri ve bireysel hedeflere ulaşmak açısından başarılı sonuçlar ortaya çıkarmıştır.