İLKEVİN Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi

  • Kurumsal
    • Tarihçemiz
    • Marka ve Temel Değerler
    • İstatistikler
    • Yönetim ve İdari Kadro
    • İnsan Kaynakları
  • Eğitim Kadrosu
    • Fizyoterapi Birimi
    • Özel Eğitim Birimi
    • Okul Öncesi ve Çocuk Gelişimi Birimi
    • Sınıf Öğretmenleri Birimi
    • Görme Engelliler Birimi
    • İşitme Engelliler ve Dil Konuşma Birimi
    • Psikolog / PDR Birimi
    • Zihinsel Engelliler Birimi
  • Eğitim Programları
    • Destek Eğitim Programları
      • Zihinsel Engelli Bireyler
      • Bedensel Engelli Bireyler
      • Yaygın Gelişimsel Bozukluklar
      • Özel Öğrenme Güçlüğü
      • Dil ve Konuşma Güçlüğü
      • İşitme Engelli Bireyler
      • Görme Engelli Bireyler
    • Tamamlayıcı Eğitim Programları
      • Ergoterapi
      • Müzik ile Eğitim
      • Uzay Terapisi
      • Aile Eğitimi ve Danışmanlığı
      • Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
      • Hareket Eğitimi
      • Duyu Bütünleme
      • Hidroterapi
    • Yoğun Eğitim Programları
  • Eğitim Teknikleri
    • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Teknikleri
      • Klasik Masaj
      • Yürüme Analizi
      • Rijit ve Kinezyolojik Bantlama
      • Fizyoterapide Klinik Pilates
      • Kupa Terapisi
      • Refleksoloji
    • Bireysel Eğitim Teknikleri
      • ABA (UDA) Yöntem ve Teknikleri
      • PCDI Erken Eğitim Modeli
      • OÇİDEP
      • ETEÇOM
      • Montessori
      • Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı
      • Portage Erken Eğitim Programı
      • Orff Eğitimi
      • Yaratıcı Drama
      • Ses Temelli Okuma-Yazma Eğitimi
      • Cinsel Gelişim ve Cinsellik Eğitimi
      • Braille Alfabesi
      • İşaret Dili
  • Makaleler
  • Etkinlikler
  • İletişim
0
Pazartesi, 12 Kasım 2018 / ODA Makaleler

Herkes Çocuk Gelişiminden Anlasaydı Ne Olurdu?

En erken okul deneyimlerinde şaşkına dönen, hayal kırıklığına uğrayan ve hatta tamamen yıkılan küçük çocuklarla ilgili hikayeler duyduğumda, keşke herkes çocuk gelişiminden anlasaydı diyorum.


Acaba herkes çocuk gelişiminden anlasaydı, çocukların hayatı nasıl olurdu? Eğitimde nasıl değişiklikler meydana gelirdi? Yaşamlarının bu benzersiz dönemi, çevrelerindeki yetişkinler tarafından tam olarak anlaşılsaydı, çocukların yaşamları ne kadar sağlıklı olurdu?

Öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin yarattığı, çocukları hiç bilmedikleri izlenimini edindiğim zaman, tam tersi durumun olması halinde okulların nasıl bir yer olacağı üzerine düşünürüm.

Yazımı yazarken, kendimi herkesin çocuk gelişimini kavradığı bir halde işlerin nasıl yürüyeceği üzerine karalarken buldum. Eğitimde neler değişirdi? Bu özel dönemin tam olarak kavranması halinde, çocukların hayatı ne ölçüde sağlıklı hale gelirdi?

O zamandan beri, işte bazı denk geldiklerim:

– 7 yaşında bir çocuk, şekerlemesini yiyerek ona bir silah şekli verdiği için okuldan atıldı. (Gerçekten bunu nasıl yapabildiler?)

– Hiperaktivite bozukluğuna sahip bir çocuğu olan anne, kızının unutkanlığına çözüm bulmak için yardım isteyen bir mail yolladı.

– Kızı DEHB olan bir anne, sürekli bir şeyleri unuttuğu için kızının teneffüse çıkarılmaması konusunda benden yardım istediği bir mail gönderdi.

– İlkokul öğrencilerinin öğlen yemeklerinde konuşmasına izin verilmemesi ile ilgili pek çok hikaye duyuyorum ve okuyorum.

– Bir anne bana, çocuğunun bilgisayar sanatlarına ilgi duymasını tercih ettiğini çünkü bunun etrafı geleneksel sanattan daha az kirlettiğini ve dağıttığını söyledi.

Çocuk gelişimini anlayan her kimse, ceza olarak araların kaldırılmasının nafile bir çaba olmasının yanı sıra, zalimliği de oluşturacağını bilmeli. Şu günlerde, fiziksel aktivitenin değerini idrak etmek için çocukluk dönemine damgasını vuran obezite krizi hakkında yeterince şey duyduk. İnsanlar, özellikle de çocuklar, hareket etmeye ihtiyaç duyarlar. Ne beyin ne de beden hareketsiz kaldığında uygun biçimde çalışamaz. Gerçekte, 10 dakikadan fazla oturmak konsantrasyonu düşürür ve yorgunluğu arttırır. Ve fiziksel aktivite, özellikle çocukların şu günlerde ailelerinin çocuk gelişimini kavrayamadığı için ortaya çıkan stresi azaltır.

Proje bazlı öğrenim göz önünde bulunduruldukça, eskiden tüm gün sıralarında oturmak zorunda tutulan öğrenciler bu yaklaşımı mantıksız bulacaklardır. Onlar genellikle zorla bir şeyler öğretilen ve bunları yalnızca testlerde uygulamak üzere öğrenen öğrencilerdi. Ancak çocuk gelişimini kavrayan her hangi kimse, bir kişinin ilgi alanlarını takip etmenin gerçekçi ve derinlikli öğrenmenin önünü açacağını görecektir. Kontrolün öğrencilerde olduğu, sorgulamaya dayalı yaklaşımlar, şimdi ve gelecekte, zihin ve ruhu kamçılayacak ve her sorunun sadece bir doğru cevabı olduğu yaklaşımından daha iyisini ortaya koyacaktır.

Ve öğle yemeği sırasında konuşması engellenen çocuklar? Buna birkaç yıl önce tanık oldum ve bir saçmalık olduğunu düşündüğüm şeylerin günlük yaşantıda gerçekten uygulandığını keşfetmeye korktum. Merak ediyorum, çocuklar nerede iletişim kurmayı öğrenecekler? Toplumun bir parçası haline gelmeyi nasıl öğrenecekler? Kesinlikle gözlerini ve ellerini sakınmak zorunda kaldıkları, fikirlerini kendilerine sakladıkları sınıflarda değil. Rahatsız ya da tehdit edildikleri yemekhane yollarında değil. Gün içerisinde tek ve kısacık bir arada da değil. Sosyal gelişim bu gibi ortamlarda nasıl mümkün olabilir? Hiç kimsenin büyürken birden her şeye vakıf hale geldiğini hayal edebiliyor muyuz? Ya da bir topluluğun parçası?

Yukarıda bahsettiğim anne, durumu kabullenmemiş ve kızının yaşadığı durumu okuldaki müdüre ve öğretmenlere taşımış. Ancak, kurallara uymayanlara teneffüs yasağı verilmesi kuralı konusunda hiçbir istisna yapılamayacağı cevabıyla karşılaşmış. Bu kurallar arasında sınıfa hazırlanmadan gelmek ve ders sırasında tuvalet molasına çıkmak da yer alıyor! Bu anneye, bir teneffüs yasağından daha caydırıcı hiçbir şey düşünemediklerini söylemişler. (Yine aynı şeyi söylüyorum: Gerçekten bunu nasıl yapabildiler?)

Bir süre önce, BAM radyo kanalında yayınlanan “Çocuk Gelişimi Hakkında Öğretmenlerin Bilmesi Gerekenler” isimli bir tartışma programına katılmıştım. Çoğu insan, öyle tahmin ediyorum ki, çocuk gelişiminden anlamanın bir öğretmen olmanın standart gerekliliklerden biri olmadığını öğrendiklerinde şaşıracaktır. Belki de şaşırmazlar. Belki de çoğu insan, öğretmenlerin neleri bilmesi gerektiğine karar verenler de dahil, çocukların nasıl geliştikleri (sadece bilişsel olarak değil, aynı zamanda sosyal, duygusal ve fiziksel olarak) ile nasıl öğrendikleri arasındaki tartışmasız bağdan haberdar bile değiller.

Öğretmenlerin ve okul yöneticilerin çocukları hiç tanımadıkları izlenimi yaratan kararlar aldıklarını gördüğümde ya da böyle hikayeler duyduğumda, herkes çocuk gelişiminden anlasaydı her şey nasıl da farklı olurdu diye düşünmekten kendimi alamıyorum. En erken okul deneyimlerinde şaşkına dönen, hayal kırıklığına uğrayan ve hatta tamamen yıkılan küçük çocuklarla ilgili hikayeler duyduğumda, keşke herkes çocuk gelişiminden anlasaydı diyorum kendi kendime. Sonra da aklıma şu soru geliyor: Her eğitimcinin ve okul yöneticisinin zaten anlaması gerekmiyor mu?


Çeviren: Barış İplikci /ilkevin.com.tr
Kaynak: Huffpost

ETİKETLER: Çocuk Gelişimi, Eğitim

İLGİNİ ÇEKEBİLİR

Çocuk Gelişiminde Anne-Baba Tutumu Ve Çocuk Üzerindeki Etkileri
Travma Geçirmiş Küçük Bir Çocuğun Beyninde Neler Oluyor?
Oyun Grupları

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON MAKALELER

  • Özel Öğrenme Güçlüğüne Sahip Çocuğu Olan Velilere Öneriler

  • Aşırı koruyucu anne baba tutumu

  • Zihinsel Engelliler Eğitiminde Materyal Kullanımının Önemi

  • Brachial Pleksus Lezyonları

  • Serebral Palside Yürüyüş Tipleri

Arşivde arama yapın...

Bilgi

  • Tarihçemiz
  • Marka ve Temel Değerler
  • Yönetim ve İdari Kadro
  • Eğitim Kadrosu
  • Kariyer

Ekstra

  • Makaleler
  • Haberler ve Duyurular
  • Etkinlikler
  • Yardım
  • İletişim

E-posta Aboneliği

İlk Evin üzerinden tüm gelişmeler hakkında anında bilgi almak için e-posta adresinizi bizimle paylaşın.

Made with ♥ by tbtcreative.com © 2018 ilkevin.com.tr All rights reserved.

ÜST
WhatsApp chat
BİZİ ARAYIN
YOL TARİFİ