Otizm, tek bir semptomu taşıyan bir tanı grubu değildir. Kendi içinde çeşitlerine ayrılan ve çeşitleriyle yakından ilişkili bozukluklardan oluşan bir spektrum durumudur.
Otizm tanısı almış iki çocuğun davranışlarını ve yeteneklerini gözlemlediğimizde aynı semptomları göstermeyip farklı görünebilirler. Aynı zamanda otizm, otizmli bireylerin hafif, orta veya ağır semptomlara sahip olabileceği anlamına gelen bir spektrum bozukluğudur.
İlk önce otizmin genel belirtilerinden bahsedelim:
Otizm Genel Belirtileri
- Göz teması ya yoktur ya da kısıtlıdır.
- Adı ile seslenince tepki vermezler
- Aşırı hareketli veya hareketsiz olabilirler.
- Çevreleri ile ilgilenmezler
- Sarılma ve öpme gibi fiziksel temastan hoşlanmazlar.
- Konuşmada gecikme vardır.
- İnsanlarla iletişim yerine cansız varlıklarla ilgilenirler.
- Topluluk içinde yaşıtları ile diyalog kurmazlar, oyunlara katılmazlar, kendilerini izole ederler.
- Konuşmayı öğrenseler bile hep aynı kelimeyi tekrar ederler.
- Konuşmayı iletişim aracı olarak kullanmazlar
- Uygun olmayan cümleler kurar kalıp gibi konuşurlar.
- Konuşma şekilleri ve ses tonları tekdüzedir.
- İlgisiz şekilde her şeye gülebilir ve kıkırdayabilirler.
- Bir cismin bir parçasına takıntı yapabilirler. (Örneğin sürekli arabanın tekerleği ile oynamak)
- Bazı objelere aşırı bağlanabilirler.
- Düzen takıntıları vardır. Rutinleri bozulduğunda hırçınlaşabilirler.
- Tekrarlayan bir hareketi örneğin el çırpma, zıplama, kendi etrafında dönme, sürekli öne arkaya sallanma, kanat çırpma gibi yaparlar.
- Normal çocuklar gibi hayal kurarak oyun oynamazlar, arabaları dizer sürekli tekerini çevirirler.
- Sürekli aynı oyunları oynarlar.
- Bazıları çok inatçı ve hırçın olabilir.
- Sosyal ortama girdiklerinde aşırı korkup tepki verebilirler.
- Sıklıkla yemek yeme bozukluğu gösterirler.
- Kendilerine ve etrafındaki eşyalara zarar verebilirler.
- Tehlikeye karşı duyarsızdırlar.
- Acıya karşı duyarsızdırlar.
- Yapılan espriyi veya imayı anlamazlar.
- Normal öğrenme metotlarına duyarsızdırlar
Üç tip otizm spektrum bozukluğu vardır;
A) Otizm (Klasik Otizm): Çoğu zaman klasik otizm de denilebilir. Bu otizm türünde sosyalleşme ve iletişim sorunları, dil ve konuşma gecikmeleri ile davranış bozuklukları gibi belirtiler kendini göstermektedir.
6 Yaşında Otizm tanısı almış öğrencimin annesinin bizlere söyleyecekleri:
Ben 35 yaşında bir otizmli annesiyim. Hiçbir şeyden uzaklaşmadan durup düşündüm ve kendime bir söz verdim. Önce kendim için ne yapmalıyım? Sonra çocuğum için ne yapmalıyım diye. Okumuş olduğum bir kitaptan güzel bir sözü kendime yol olarak belirledim ve hep hatırlarım o sözü:
-Oku, oku, oku…
-Gülümse, aynaya bak, konuş, yaz, yaz, daha çok oku, daha çok yaz. Kalbinin anahtarına ulaşınca açamayacağın kapı kalmayacak..Çünkü kalbinin anahtarı kendine söz vermekten geçer.
Oğlum Yasin ile birlikte el ele 5 yıl önce otizm savaşına adım attığımızdan beri hayatımızda çok şey değişti.17 aya kadar sessiz, sakin ve mutlu bir oğlum vardı. Gören herkes ‘ne kadar sakin bir bebek’ derdi. Ben de hiçbir sorun yokmuş gibi hayatıma devam ediyordum. Bir gün adını söylediğimizde duymuyor gibi davranması, bizimle göz teması kurmaktan kaçınması, konuşmasının gecikmesi gibi durumlar bizi tedirgin etmeye başladı. En önemlisi Yasin’den 28 ay büyük bir oğlum daha vardı. Gelişimlerindeki farklılıkları ayırt edebiliyorduk. Ama otizm nedir? Tam bilmiyorduk. TV programlarında bir gün otizm farkındalık haftası programına denk geldik. Eşim bana oğlumuzda bu davranışlar olduğunu söyledi. Kabullenmek çok güç. Tabi hemen ertesi gün hastaneye koştuk ve o duymak istemediğim gerçek. Yüzleşme öncesi ‘oldu olabilir’ dendi. Yapılan araştırmalar testler sonucunda 2 yaşından sonra ERKEN DÖNEM OTİZM teşhisini aldığımızda hastane kapısında ben ve eşim elimizde raporla yere oturduğumuzu ve bir süre gözlerimiz dolu dolu birbirimize bakıp sımsıkı sarıldığımızı hatırlıyorum. Yapayalnızdık.
Otizm vardı ve artık hayatımıza değdi. Hayat bitmişti sanki. Kabullenmem çok uzun sürse de şimdi ‘Otizmle Yaşamak’ için neler yapabileceğimizi öğrenmemiz gerekiyordu. En büyük destek otizmli annelerden geldi. Oğlumla yaşamın içinde var olmak için neler yapmam gerektiğini en çok diğer anne babalardan öğrendim. Hiç tanımadığım insanlarla zincir kurdum.
Her gün adım adım ilerlemeler başladı. Eğitimlere başladık. En büyük tek ilaç ‘eğitim’
İki yaşında yoğun eğitime başladık. Ayda 48 saat sonra 64 saat eğitim aldık ve şu anda da yoğun eğitime devam ediyoruz.
Özel Eğitim, ABA, Duyusal Bütünleme, Oyun Terapisi ve Refleksoloji Terapisi… Karma bir eğitim programı ve özel diyetlerle devam ettik. Uyanık olduğu her anı bir eğitim fırsatına çevirdik. Bu yüzden evin altını üstüne getirdik. O ne kadar zorlansa da etraftan ne kadar olmadık tepki görsek de mümkün olduğunca sosyal hayatın içinde, kalabalıklar arasında zaman geçirdik.
2.5 yaşında eğitimin yanı sıra kreşe başladık. Terapiler ve kreş yoğunlaştıkça oğlum öğrenmenin keyfine vardı. Göz temasımız artmaya, nesneler amacına uygun kullanılmaya, anlamsız da olsa kelimeler geldi ve sonra cümleler sonra artan göz kontağı, komut alabilme, öz bakım becerileri oluşmaya başladı. Gerisi bir film gibi hızlı aslında. Çok uzun bir zaman dilimi. Beş yılımızı geride bıraktık. Sanki otizmden önce bir hayatımız yoktu. Çok şükür geldiğimiz noktada iyiyiz .Şu anda da eğitimlerimiz devam ediyor. Doğru eğitimciler, özverili hocalar ile çalıştık.
Ben çevreme ışık saçmaya hep devam edeceğim, gördüğüm herkesi bilgilendiriyorum,s iz de öyle yapın. Hemen kabullenin ve harekete geçin.
Bize bu yolda destek veren tüm eğitimci öğretmenlere teşekkür ediyorum.
B) Asperger Sendromu: Asperger sendromu olan kişilerde genellikle daha hafif otistik bozukluk belirtileri vardır. Bu bireylerde; sosyal farkındalık eksikliği, arkadaş edinmede ilgi eksikliği, başkalarının duygu ve düşüncelerini anlayamamak (empati kuramamak) ve bazen ise karşıyı dinlemeden bağımsız konuşma durumları görülmektedir. Ayrıca Asperger sendromu tanısı almış bireylerde herhangi bir konuşma bozukluğu ve zihin engellilik problemleri görülmemektedir.
23 Yaşında Asperger tanısı almış öğrencimin annesinin gözünden bu tanıya bakacak olursak:
2 yaşında havale geçirdi. İlk havalesi uzun sürdü. İkinci havaleyi de aynı şekilde 2015 yılında geçirdi. 2015 yılında üniversite öğretmeninin şüphesi üzerine RAM’a değerlendirmeye gittik. Kurul kararı ile Asperger Sendromu ve Disleksi tanısı konuldu. Sonra sizlerle eğitime başladık. Kızım kabul etmese de; aşırı takıntılı, sevdiği insanları asla paylaşmayı sevmez, kuralcı ve öfke nöbetleri olan ama sevgiye aç ve asla kini olmayan biridir. Diğer özelliklerini siz daha iyi biliyorsunuz. Bir anne olarak keşke biz ebeveynlere de eğitim verseler. Çünkü ben bazen nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Bizim çocuklarımız bir melek ve çok özeller. Onları anlamaya çalışıp insanları eğitelim.
C) Yaygın Gelişimsel Bozukluk (Atipik Otizm): Otizm belirtilerine sahip ancak tanı alacak kadar yeterli kriterlere sahip olmayan bireylerin aldığı tanı türüdür. Atipik otizm tanısı almış kişiler sosyalleşmede ve günlük yaşamlarını sürdürmede klasik otizm tanısı almış bireylere göre daha az düzeyde sorun yaşamaktadırlar. Bu bireylerde var olan semptomlar sadece sosyal ve iletişim sorunlarına neden olmaktadır.
6 yaşında yaklaşık üç yıldır çalıştığımız Atipik otizm tanısı almış öğrencimizin annesinin yazdıklarını okuyalım mı?
Merhaba. Ben atipik otizm tanısı almış bir çocuğun annesiyim. Benim bu durumu fark etmem, çocuğumun iki yaşında konuşmaması, göz teması kurmaması ile başladı. Çocuğumun bu durumunun nedenini araştırmaya başladım ve bir psikologdan yardım aldım. Doktorum bana oğlumun atipik otizm olduğunu söyledi. Hiç duymadığım bir durumdu ve bu durum beni çok üzmüştü. Sonrasında bize rehabilitasyon merkezinden eğitim alması ve aynı zamanda kreşe gitmesi gerektiğini söyledi. Hemen eğitime başladık aynı zamanda kreş eğitimini de aldık. İlk aylarda çok zorluk çektik eğitim almak istemedi. Çok ağladı kendini yerlere attı. Kararlı ve sabırlı bir şekilde üstesinden geleceğimize inandım. Aradan aylar geçtikçe çocuğum eğitime karşılık vermeye başladı. El becerileri gelişti, dil gelişimi olarak iyileşmeye doğru gitti. Şu anda oğlum 6 yaşında. Kendini ifade edebiliyor, tuvalet ihtiyacını karşılıyor, duygularını belirtiyor ve kendi günlük yaşam ihtiyaçlarını karşılıyor. Çocuğumun bu durumunu dışarıdan hiç kimse fark etmiyor. Bunların hepsi eğitim sayesinde.
Suzan Aslan
Özel Eğitim Öğretmeni