Anne karnındayken gelişmeye başlayan duyular, çevreyle etkileşim kurmada ilk aracılardır. Bu aracıların gelişimi ve birbirleriyle uyumlu bir şekilde senkronizasyonu gelişim sürecinde son derece önemlidir. Duyu bütünleme sürecinin sağlıklı işlemesi anne karnından başlayarak duyuların gelişim sürecine ve doğum sonrası süreçte desteklenmesine bağlıdır. Çevresel ve kişisel faktörler sonucunda bazen duyusal uyaranlara doğru adaptif cevaplar üretilemeyebilir, buna bağlı olarak da duyusal organizasyon sağlanamayabilir.
Atipik gelişimsel süreçlerde duyu bütünleme işleminde problemler ortaya çıkmaktadır. Duyu bütünleme sürecinde ortaya çıkan problemlerin çözüme ulaşmasında profesyonel destek alınması kadar ebeveynlerin bu konuda bilinç düzeylerinin ve gözlemlerinin yüksek olması önemlidir. Ebeveynlerin bu konudaki farkındalığı hem gelişim sürecini desteklemekte hem de erken tanıya ve erken müdahaleye zemin hazırlamaktadır.
Peki otizm nedir ve belirtileri nelerdir, nasıl anlaşılır?
Otizm, erken çocukluk döneminde ortaya çıkan nörogelişimsel bir farklılıktır. Beyindeki yapı değişikliğinden ve sinir sistemindeki sorunlardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Otizm neden kaynaklandığı hakkında birçok çalışma vardır. Bazı çevresel faktörlerin otizme yol açabildiği görüşleri varken gen faktörleri açısından henüz ortak bir kanı yoktur. Otizme her ırkta, ekonomik düzeyde, farklı coğrafyada rastlamak mümkündür.
Otizm belirtileri nelerdir?
- Göz temasında sınırlılık
- İsme tepki vermeme
- Parmağıyla işaret etmeme
- Kendi etrafında dönme, ellerini gözlerinin önünde çırpma gibi yineleyici davranışlar gösterme
- Yaşıtları gibi oyuna ilgi duymama
- Takıntılı davranışlar gösterme
- Dönen nesnelere karşı ilgili olma
0 – 2 yaş arasında bebeklerin beyin gelişimi çok hızlıdır ve bu semptomlar doğrultusunda bakıldığında ilk 2 yaş kritik dönemdir. Buna rağmen çoğu otizm teşhisi 3 yaş itibariyle yapılmaktadır. Bunun sebebi çocuklarda dil, sözel ifade, taklit, sosyal ve akran etkileşimi becerilerinin var olup olmadığı 3 yaş itibariyle daha görülebilir ve tanı koymada etkili olabilmektedir.
Bahsedilen spesifik otizm belirtilerinin haricinde çocuğun bulunduğu kronolojik yaş ve gelişimsel düzeyi belli bir uyum içerisinde olmalıdır. Otizm bir spektrum bozukluğudur ve belirtiler çocukların yaşına ve gelişimsel düzeyine bağlı olarak da değişebilmektedir. Bu gelişim basamaklarındaki gerilemeler veya eksiklikler fark edildiği andan itibaren çocuk erken tanı ve eğitim sürecine başlatılırsa, tipik gelişimsel düzey ile bulunduğu gelişimsel düzey arasındaki makas erkenden kapanabilmektedir.
Elde ettiğimiz bu bilgiler doğrultusunda baktığımızda çocukların ilk 2 yaştan itibaren başladığı eğitim süreci çocuğun fark edilen gelişimsel farklarını en hızlı kapatabileceği süreçtir. Bu eğitim süreci çocukların tanı almaksızın başladığı bir süreç olmakla birlikte ailelerin de farkındalık kazanıp hem bireysel hem psikolojik destek aldığı bir süreçtir.
Otizm tanılı olsun ya da olmasın duyu bütünleme bozukluğu yaşayan çocuklar duyusal girdiyi doğru şekilde işlemleyemediği için davranışlarını da yönlendiremeyebilir. Bu durum dışarıdan bakıldığında çocuğun yaramaz, sakar, aşırı hareketli veya aşırı sakin, tepkisiz veya aşırı tepkili gibi semptomlarla etiketlenmesine sebep olabilir. Bu sebeple duyu bütünleme bozukluğu yaşayan çocuklarda en temelde çocuğun arayış veya hassasiyetleri uyaranlara karşı olan duyarlılıklarının eşik seviyeleri ve yaşlarına uygun gelişimsel fonksiyonlarının hangilerine sahip olduğunun tespit edilmesi son derece önemlidir.
Yapılan değerlendirmelerin ardından en önemli adım doğru terapi seansları ile süreci ilerletmektir. Duyu bütünleme terapileri sadece Ergoterapistler ve Ayres Duyu Bütünleme Sertifikası olan terapistler tarafından uygulanabilmektedir.