Çocukların, yaşamlarının ilk yıllarında baştan aşağı bir duyu organı gibi var olduklarını belirten, Waldorf yaklaşımının kurucusu olan Rudolf Steiner, çocuklarda doğdukları ortama uyum sağlama sürecinin tıpkı memelilerde olduğu gibi, ilk başta taklit yoluyla geliştiğini belirtir. Çocuğun annesinin duyguları, etrafındaki titreşimler, renk ve ses gibi duyusal etmenler ve annesinin çocuğun etrafını kuşatarak yarattığı yaklaşım, çocukta kalıcı etki sahibidir. Çocuklar, annelerinin gülümseme gibi olumlu yaklaşımlarına olumlu cevaplar verirler ve genellikle benzer tepkiler gösterirler.
Fiziksel organların çocuklarda gelişme sürecinde küçük birey, çevresindeki şeyleri taklit ederek bu süreçte gelişimini etkiler. Çocuk, iç güdüsel olarak sürekli hareket eder ve sinir sistemi bu hareketler yoluyla gelişir. Bu süreçte gelişen ve ‘yeni’ hale gelen beyin, etrafta olan algıları kaydeder ve izlenimler taklit yoluyla deneme sürecine girer. Steiner’a göre çocuklar için duyu izlenimleri soluk almak gibidir ve soluk vermenin bu izlenimleri pratiğe dökmek olduğu söylenebilir. Örneğin, çocuklar yürümeyi ve konuşmayı taklit yoluyla öğrenirler ve etraflarında konuşan ya da yürüyen bireyler bulunmayan çocukların bu yetilerini geliştiremedikleri bazı örneklerde görülmüştür. Ayrıca, taklit yoluyla konuşma yetisi edinen çocuğun üç yaşlarına doğru kendinin farkında olması duygusu, yani ‘benlik hissi’ gelişir.
Çocukluğun ilk yıllarında etraflarındaki her şey birer oyuncak ve onlarla kurdukları iletişim bir nevi oyundur. Konuşmanın da geliştiği bu dönemde, çocuk beyni uygun oyuncaklarla uyarıldığında fantezi harekete geçer. Bu dönemde yaratıcılığın ortaya çıkmasını sağlamak ve geliştirmek adına, çocuğa düzgün ve kusursuz yapılmış oyuncaklar değil yarım yapılmış, gerçeğin tıpkısının aynısı olmayan oyuncakların verilmesi olumlu şekilde etkide bulunur. Örneğin, derme çatma yapılmış bir oyuncak bebek, insani aktiviteleri gerçekleştirebilen bir bebekten daha geliştiricidir. Basit bir kibrit kutusu, çocuğun fantezisi sayesinde onun hayal gücündeki her şeye, bir arabaya ya da tekneye dönüşebilir.
Oyun sırasında çocuklar, “şimdi ve burada” duygusunu yaşarlar. Yetişkinlerin yoksun olduğu bu duygu sayesinde çocuk, bütün ‘benliğiyle’ oyun içerisinde bulunur. Fantezi etmeni, çocuğu oyun içerisinde özne haline getirir ve oyun içerisindeki gerçekliğe müdahale edebilme, onu dönüştürebilme yetisi aşılar. Başka bir deyişle, oyun yoluyla çocuk hem gerçekliğe uyum sağlar hem de onu değiştirebilmek için zihinsel süreçler geliştirir. Bu süreçte, taklit yoluyla edindiği izlenimlerin ve bilginin yarattığı zihinsel imgeler, oyunda gerçeklikte sınanır ve çocuk edindiği deneyimi gerçekleştirerek öğrenme sürecinde ilerlemiş olur.
Bu sırada toplumsal bir varlık haline gelmek için hazır olan çocuk, okulla tanışır. Steiner’a göre okuldaki ilk yıllar sırasında görülen derslerin, yakın geçmişinin mirasını sürdüren çocuklar için daima oyunla karışık planlanması gerekir. Çocuk, tüm bedeniyle ve ritmik bir şekilde dersin içerisinde yer almalıdır. Çocuk yoğunlaşırken fiziksel olarak soğuyabilir, ancak derslerde planlanan oyuna katılım sayesinde fiziksel ve duygusal olarak ısınır. Öğrenme süreci ve öğrenilenin oturtulması arasında bu açıdan bir paralellik vardır. Örneğin, çocukların ritmik duygularını besleyen koro çalışmaları ve Eurythmie ile çocuk duygusal-ruhsal yaşamı esneklik ve uyum kazanır, çocuk daha kolay öğrenmeye başlar.
Steiner yaklaşımına göre, ilk iki yıl bu ritmik oyunlar ve koro çalışmalarına yer verilir ve beden eğitimine üçüncü sınıfta başlanır. Maceravari tırmanma, atlama ve zıplama alıştırmaları, ilk yardım oyunları ile çocuğun irade ve karar verme yetisi gelişir.
Sonuç olarak, oyun sayesinde çocuk kendi başına ve kendi iradesiyle, toplum içerisinde özgür bir şekilde hareket edebilecek hale gelir. Bir toplumsal varlık haline gelen çocuk, insan olma sürecinde kendisini zihinsel ve bedensel olarak geliştirir. Grup süreci ile de kendini gerçekleştiren çocuk, topluma ergin birey olarak katılır. Kısacası, insan olmanın ve uygarlığın kökeni bu yaklaşıma göre oyundur.
Bu yazı Eğitim Sanatı Dostları Derneği, Waldorf Girişimi İstanbul’un web sitesinden alınarak yeniden yorumlanmıştır.
www.egitimsanatidostlari.org