Günümüzde çocuklar, çağımızın hastalığı olarak da nitelendirilen, bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi teknolojik araçlarla çok erken yaşlarda tanışmakta ve zamanlarının önemli bir bölümünü bu araçlarla geçirmektedirler. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2013 verilerine göre 6 – 15 yaş grubu çocukların bilgisayar kullanmaya başlama yaşı ortalama 8 iken, internet kullanmaya başlama yaşı 9, cep telefonu kullanmaya başlama yaşı ise 10’a düşmüştür. Bu gruptaki çocuklarda 2013 yılında kendi kullanımına ait bilgisayara sahip olanların oranı %24,4, cep telefonuna sahip olanların oranı %13,1 ve oyun konsoluna sahip olanların oranı %2,9 olmuştur (TÜİK, İstatistiklerle Çocuk, 2013). Amerika’da da 4-6 yaş grubu çocukların yaklaşık %70’inin günde yaklaşık 1 saat bilgisayar kullandığı belirlenmiştir (Johnson, Christie and Wardle, 2005).
Teknoloji kullanımıyla birlikte obezite de çocukların oyun alışkanlıklarını etkileyebilecek bir unsur haline gelmiştir. Oyun oynama, obeziteyi ortadan kaldırmak için, çözüm yollarından biri olarak değerlendirilebilmektedir (Golstein, 2012). Ancak obezite sonucunda çocuklar daha az hareket etmekte, bu da hareket gerektiren oyunların oynanmasının azalmasına, oyunun azalması da obezitenin tetiklenmesine neden olabilmektedir.
Son yıllarda oyunun önemini ortaya koyan bir diğer unsur, çocukların televizyon izleme yaşlarının küçülmesi ve televizyon izleme oranlarının artmasıdır. Türkiye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından çocukların 2-2,5 yaşlarından itibaren düzenli bir şekilde televizyon izlemeye başladıkları belirtilmiştir (Akt. Ünal, Durualp, 2012, s. 94). Bilgisayar ve televizyon gibi elektronik araçlar, çocukların zihinsel ve fiziksel olarak, oyun oynadıkları zaman dilimine göre daha pasif olmalarını sağlamaktadır (Moyles,2012). Mayıs 2014’te Kanada’nın Toronto şehrinde düzenlenen Çocukların Fiziksel Aktivitesi Küresel Zirvesi’nde çocuklarda hareketsizliğin arttığının ve buna karşılık oyun oynama süresinin arttırılmasının, televizyon başında geçen sürenin de azaltılmasının önem taşıdığı vurgulanmıştır (Hareketsiz çocuk tehdit altında, 2014)
Oyun, çocuğun işidir (Maria Montessori). Oyun oynamak, çoğu zaman eğlence olarak görülür. Oysaki oyun çocuk gelişiminde önemli bir yere sahiptir. Oyun oynayan çocuklar sadece eğlenmekle kalmazlar. Oyun sayesinde çocuklarda, zihinsel gelişimde, sosyal gelişimde ve psikomotor becerilerde olumlu gelişmeler sağlanır. Problem çözme yetenekleri gelişir, olaylar arasında neden sonuç ilişkisi kurmayı öğrenirler. Yeni kelimeler öğreneceklerinden dolayı da alıcı dil becerileri desteklenmiş olur. Neye üzülüp neye sevindikleri ortaya çıkar. Eğer içine kapanık bir çocuğunuz varsa oyun oynarken çocuğunuzla geçireceğiniz bu süre sizin ve çocuğunuz için sağlıklı bir iletişim fırsatı olabilir. Çünkü çocuğun duygu ve düşüncelerini en iyi ifade ettiği yer oyundur. Çocuklar ilgi duydukları nesne ve etkinliklerle daha aktif olurlar. İlgi duydukları etkinliklerle iletişime daha iyi gireceklerinden dolayı motivasyonları da yüksek olur. Bu durum etkili ve kalıcı öğrenme fırsatı sunar. Oyuna ebeveynlerin de dâhil olması çocukla geçirilen kaliteli zamanın artmasını sağlar.
Günlük yaşamında oyundan uzak kalıp, ebeveyni tarafından çocuğuna rahat yemek yedirmek veya sakince oturmasını sağlamak amacıyla uzun süre kontrolsüz bir şekilde televizyon izlemeye, tablet kullanmaya ve telefonla oynamaya teşvik edilen çocuklar zamanla sosyal etkinliklere kapalı olmaya başlarlar. Çevresindeki kişilerle ilgilenmeyeceği gibi yorum yapma, muhakeme etme yeteneklerini de kaybederler. Böyle bir durum çocuklarda dikkat eksikliğine de neden olacaktır.
Gün içindeki fırsatları değerlendirerek, çocuğunuzun ilgi ve motivasyonları göz önünde bulundurarak ve yaşına uygun oyunlar oynayarak sağlıklı bir iletişime geçebilirsiniz. Örneğin, okulda kırmızı kavramı çalışılıyorsa ve eğitimciniz sizden bunu evde çalışmanızı istiyorsa yapacağınız en güzel şey bu çalışmayı gün içindeki rutinlerde yapmanızdır. Çünkü çocuğunuz eğlenirken sizlere de öğretme fırsatı doğacaktır.
Sevgili anne ve babalar; oyun ve çocukla ilgili daha söylenilecek çok söz bulunmaktadır. Sizlere düşen çocukların zekâsını, yaratıcılıklarını, hayal dünyalarını geliştirecek oyunlara yer vermenizdir. Çünkü çocukların eskisi gibi oyun oynayacakları alanlar az bulunmaktadır. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için, çocuk oyun alanları daralmış ve çocuklar evlere hapsedilmiş durumdadırlar. İşte bu yüzden sizlerin çocuklarınıza oyun alanları sağlamanız gerekmektedir.
Bu yazının sizlere yol gösterebilmesi dileğiyle,
Nagihan Kılınçarslan
Özel Eğitim Alanı Öğretmeni
İlk Evin Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi