Prader-Willi sendromu (PWS) başta zeka geriliği, duygulanım bozukluğu (duygusal dengesizlik), kaslarda güç kaybı ve hipotonus (kas gevşekliği), kısa boyla beraber iştah bozukluğuna bağlı morbid obezitenin gözlendiği nadir bir genetik hastalıktır. Hastalık adını ilk kez 1956 yılında sendromu tarif eden üç hekimden almaktadır (Prader, Labhart ve Willi). Hastalığın görülme sıklığı değişiklik göstermekle beraber ortalama her 16000
Konuşma Engelliler Sosyal bir varlık olan insan, hayatının çok büyük bir kısmını diğer insanlarla birlikte geçirmek durumundadır. Birlikte bulunduğu insanlarla duygu, düşünce ve istemlerini aktarmak ve işbirliği içerisinde bilgi alışverişi, paylaşımı yaparken içinde bulunduğu toplumun kullandığı geleneksel sesli sembolleri kullanması gerekir. Yapılan bir araştırmaya göre uyku saatleri dışında kalan sürenin yaklaşık % 75 i sözlü
Annesinin hamilelik döneminde Thalidomide adlı ilacı kullanması sonucu doğuştan kolları olmayan Tom Yendell bugün 62 yaşında ve ayaklarıyla mucizeler yaratıyor. Alman Grünenthal firması 1957’de hamilelerde uyku problemleri ve sabah bulantıları için bir ilaç geliştirdiğini açıkladı ve bu ilacın gebelerde güvenle kullanılabileceğini belirtti. (bkz: Contergan) ismi ile piyasaya sürülen ilacın etken maddesi Talidomid idi. Dönemin pazarlama
İlk olarak 25 Ocak 2016 tarihinde paylaşıma açılan kısa film The Present (hediye), bu zamana kadar 59 ödül almayı başardı. Hiç beklenmedik şekilde gelişen bazı olaylar, hayatımız boyunca bizimle birlikte olacak sonuçlar doğurabiliyor. 4 dakikalık kısa film The Present, bu konuyu tarihte en acıklı şekilde işleyen filmlerden bir tanesi olabilir. The Present, Jacop Frey tarafından
Eğer çocuğunuz: başkalarıyla göz teması kurmuyorsa, ismini söylediğinizde bakmıyorsa, söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa, parmağıyla ile istediği şeyi göstermiyorsa, oyuncaklarla oynamayı bilmiyorsa, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa, bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa, konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa, sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa, aşırı hareketli, hep kendi bildiğince davranıyorsa, gözleri bir şeye takılıp kalıyorsa,
Genelde otizm hakkında çok çeşitli düşünceler ortalıkta dolaşmakta. Amerika’da; aile hizmetleri ve bilim departmanı, yanlış anlaşılmaları önlemek için otizm hakkındaki en önemli 11 efsaneyi(yanlış bilinen mitler) açıkladı. 1- Otizmli bireyler arkadaş istemiyor Otizmli bireyler, nasıl iletişim kuracaklarını bilemedikleri için çekingen görünebilirler. Ancak bu onların arkadaşlık kurmak istemedikleri anlamına gelmez. 2- Otizmli bireyler herhangi bir duygusal
1967 yılından bu yana bu konuda çok az çalışma yayınlanmıştır. Önceki araştırmacılar hiperleksi tanımını, formal bir eğitim almadan 5 yaşından önce okumayı öğrenen ayrıca dilde ve sosyal ilişkilerinde güçlük olan bir grup olarak tanımlamışlardır. Cohen ve arkadaşları 1987 yılında, hiperleksiyi, disleksinin (sadece yazma dili anlamayla ilişkili) aksine, hem konuşma hem de yazmayla ilişkili ağır bir
Heller Sendromu, çocukluğun dezintegrif bozukluğu ya da dezintegratif psikoz olarak bilinen, normal bir gelişim dönemi izleyen ilk 2 yıl sonrasında, kazanılmış becerilerin kaybına eşlik eden sosyal, iletişimsel ve davranışsal anormalliklerle seyreden yaygın gelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanmıştır. Heller Sendromu ilk kez 1908 yılında Avusturyalı bir eğitimci olan Theodor Heller tarafından tanımlamıştır. 1908 yılında Viyana’lı bir
Frajil X sendromu ailevi zihinsel geriliklerin en sık nedenlerinden biridir. Görülme sıklığı erkeklerde 1/3600, kadınlarda 1/4000- 1/6000 kadardır. Sık görüldüğü, doğum öncesi tanımlanabildiği ve önlenebildiği için önemli bir hastalıktır. Nedeni bilinmeyen zihinsel geriliklerin sebepleri araştırılırken öncelikle düşünülmelidir. Fizik bulgular arasında; büyük kulaklar, uzun yüz, geniş alın, yüksek damak, maloklüzyon (çenelerin kapanma bozukluğu), doğuştan kalp anomalileri,
1902 yılında, Rainer Maria Rilke (4 Aralık, 1875 – 29 Aralık, 1926), Franz Xaver Kappus adında, 19 yaşındaki bir harp okulu talebesi ve şair ile yazışmaya başladı. Daha sonra Genç bir Şaire Mektuplar adıyla yayınlanan eser, Rilke’nin sevginin anlamı, mutsuzluğun bizleri kendimize yakınlaştırması ve kitap okumanın insan ruhuna yaptığı şeyler üzerine düşüncelerine hitap ediyor. En