‘- Down Sendromu, bir kişinin kromozom 21’in ekstra bir kopyasıyla doğduğu genlerle alakalı sağlık durumudur. Bu ek genetik materyal gelişme düzeyini değiştirir ve Down Sendromuyla ilişkili özelliklere sebep olur. Neden 47 kromozom? İnsan vücudunu oluşturan kromozomların 23 tanesi anneden, 23 tanesi ise babadan gelmektedir. Down Sendrom’unda 21. kromozom 2 değil 3 adet olmaktadır. Bunun sonucu
Taklit bir başkasının davranışını veya eylemini kopyalayıp sonrasında bu eylem ya da davranışı sergilemek şeklinde ifade edilmektedir. Taklit becerileri ve bu becerilerin insan fonksiyonları üzerindeki etkilerine ilişkin yapılan araştırmalar; taklit becerilerinin bilişsel gelişim, dil gelişimi ve sosyal farkındalık için gerekli olan ön beceriler olduğunu göstermektedir. Taklidin erken dönemde dil ve iletişim, sosyal etkileşim ve bilişsel
21 Mart, Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü. Ne yazık ki bugünü kutlamak için çok fazla sebebimiz yok. Ne zaman hepimizin, sadece bizden bir kaçı değil hepimizin okumak için daha fazla olanağı, toplum içinde daha fazla yeri, iş alanlarında daha fazla imkanı olursa, o zaman bugünü kutlamamız için bir sürü sebebimiz olacak. Down sendromlu bireyler; Okumak
Kekemelik, konuşmanın anormal düzeyde hece, ses tekrarları, uzatmaları ve duraklamalara kesildiği konuşurken zorlanma, konuşmaktan kaçınma ve anormal artikülasyon postürü ile karakterize bir konuşma akıcılık problemidir. Kekemeliğin iki ana komponenti vardır: Akıcılığın bozulması: Uzatmalar, tekrarlar ve duraklamalar. Konuşmacının akıcılıktaki bozukluğa karşı reaksiyon lan: Psikolojik reaksiyonlar Motor reaksiyonlar: Aşırı kas eforu, baş-boyun hareketleri gibi. Kekemeliğin ilk işaretleri
Dileklerin hâlâ gerçekleşebildiği zamanlar… Pek az öykü kalıcılık ve popülerlik bakımından Grimm Kardeşler’in derledikleri masalları geçebilmiştir. Jacob ve Wilhelm’in yirmili yaşlarında yazdıkları eserlerinin orijinal baskısındaki çizimler, iki yüzyıl boyunca Maurice Sendak’ın şaheser sayılabilecek Grimm yorumuna, David Hockney’in vinyetlerine, Neil Gaiman’ın hipnotize eden Hansel ve Gretel yorumu ve Shaun Tan’ın heykel yorumları gibi eserlere ilham kaynağı
Çocuğun eğitiminde en önemli basamaklardan biri tuvalet eğitimidir. Genellikle 3 yaşlarda başlanan tuvalet eğitimi çocuğun anne-babadan veya bakımından sorumlu kişiden bağımsızlaşmaya başlaması, sosyalleşmeye adım atması anlamına gelmektedir. 3 yaş Erikson’a göre ‘Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç Dönemi’ ne denk gelir. Bu dönemde çocuklar başkalarına bağımlı kalmak istemezler; aksine özgürlüğü hissetmek isterler. Çocuğun özgürlüğünü hissetmesinin en
Problem Davranış Nedir? Problem Davranış; çocuğun sosyal ilişkilerine, iletişimine ve öğrenmesine engel olan, bazen kendine, ailesine, yaşıtlarına ve diğer yetişkinlere zarar vermesine sebep olan süreklilik halini kazanmış davranışlardır. Bu davranışlar; öfke nöbetleri, şiddet eğilimi, ağlama krizleri gibi durumlar olarak ortaya çıkar. Davranış Problemleri Çocuğun var olan becerilerini kullanmasını engeller Yeni beceriler kazanmasını engeller Var olan
Singapurlu sanatçı Josef Lee, “Beni Mutlu Bir Yerde Uyandır” adlı neredeyse sözsüz ve kısa çizgi hikayesinde, mutluluğun olduğu bir yerleri bulmak için dünyayı dolaşan bir uyur-seyyahın öyküsünü anlatıyor. Eğer kendisi uyurken mutluluğun olduğu topraklara gelinirse, orayı kaçırmamak için yanında, diğer insanların kendisini uyandırmalarını istediği bir kağıt taşıyor. Fakat kimse uyandırmıyor, ta ki… Hikayede, kahramanımız kullanabileceği
Öğrenme güçlüğü; konuşma, dinleme, okuma-yazma, akıl yürütme ve matematik yeteneklerinin kazanılmasıyla birlikte ortaya çıkan bir gelişim bozukluğudur. Günümüzde ilerleyen tıp ve teknoloji doğrultusunda %100 iyileşme sağlanabilen öğrenme güçlüğü, merkezi sinir sistemi işleyişindeki bir bozukluk neticesinde oluşabileceği gibi doğuştan gelen bir sorun da olabilir. İlköğretim ile başlayan öğrenme süreci çocukta var olan öğrenme bozukluğunun gün yüzüne
Selektif Mutizm ya da Seçici Konuşmama, çocuğun okul gibi bazı sosyal ortamlarda konuşma ve iletişim kurma becerilerini kullanmaması şeklinde karakterize edilen, ancak aslında oldukça komplike bir kaygı bozukluğuna verilen isim. Seçici konuşmama teşhisi konmuş çocukların yüzde 90’ından fazlasının aynı zamanda farklı sosyal fobileri ve anksiyeteleri de bulunuyor. Oldukça zor ve sancılı bir rahatsızlık olan selektif